ABD’de açıklanan güçlü istihdam verileri, Wall Street endekslerinin haftanın son işlem gününde önemli ölçüde yükselmesine neden oldu. S&P 500 yüzde 0,90 artış kaydederken, teknoloji ağırlıklı Nasdaq 100 ise yüzde 1,22 yükselişle kapandı. Bu gelişmeler, ABD ekonomisinin beklentilerin üzerinde bir performans sergilediğine işaret ederken, yatırımcıların ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz politikalarına yönelik beklentilerini yeniden gözden geçirmesine yol açtı.
İstihdam Verileri ve Wall Street’e Etkisi
ABD’de açıklanan tarım dışı istihdam verileri, ekonomistlerin öngördüğünden daha güçlü bir tablo çizdi. İşsizlik oranı beklentilerin altında kaldı ve ücretlerdeki artış devam etti. Bu gelişmeler, ABD ekonomisinin sağlıklı bir büyüme sürecinde olduğuna işaret etti. Ancak bu veriler, aynı zamanda enflasyon endişelerini de canlandırdı. Ekonominin aşırı ısınabileceği ve enflasyonun yeniden yükselebileceği ihtimali, yatırımcıların Fed’in faiz indirimlerine yönelik beklentilerini zayıflattı.
İstihdam verilerinin ardından Wall Street endeksleri artış gösterdi. Özellikle teknoloji şirketlerinin yer aldığı Nasdaq 100 endeksi, yüzde 1,22 artışla dikkat çekti. Bu durum, yatırımcıların ABD ekonomisinin güçlü kalmasına rağmen, büyümenin sürdürülebileceği yönündeki iyimserliğini yansıtıyor.
Ancak, yeni işlem gününde vadeli endeksler yatay bir seyir izledi. Bu durum, yatırımcıların güçlü istihdam verilerinin ardından temkinli bir duruş sergilediğini ve piyasaların nasıl bir yön izleyeceğine dair belirsizliklerin sürdüğünü gösteriyor.
ABD Tahvil Piyasalarında Hareketlilik
Güçlü istihdam verileri, ABD tahvil piyasalarında da hareketliliğe neden oldu. Özellikle 10 yıllık Hazine tahvilleri, yatırımcıların Fed’in faiz indirimlerine yönelik beklentilerinin azalmasıyla birlikte yükseldi. Tahvil getirileri, yüzde 4 seviyesinin hemen altında seyrederken, bu durum, piyasanın Fed’in faiz oranlarını düşürmek için fazla alanı olmadığını düşündüğünü gösteriyor.
Tahvil piyasalarındaki bu gelişmeler, yatırımcıların önceki beklentilerinden önemli bir sapma olduğunu işaret ediyor. Önceki süreçte, piyasa aktörleri Fed’in faiz indirimlerine gitmesi gerektiğini ve büyümenin yavaşlamasıyla birlikte agresif faiz indirimi senaryolarını dikkate alarak tahvillere yönelmişti. Ancak, Cuma günü açıklanan istihdam verileri, ekonominin bu kadar hızlı bir şekilde soğuma ihtimalinin düşük olduğunu gösterdi ve tahvil piyasasında bu beklentilere dayalı ralliyi sona erdirdi.
Kısa vadeli ABD tahvillerine yönelik talep, Cuma günkü verilerle birlikte azaldı. Özellikle iki yıllık tahvil getirileri, istihdam verilerinin güçlü gelmesiyle birlikte yükselişe geçti ve son yılların en düşük seviyesine gerileyen tahvil getirilerinde bir toparlanma yaşandı. Bu gelişmeler, yatırımcıların faiz indirimine yönelik beklentilerini gözden geçirmesine ve pozisyonlarını yeniden şekillendirmesine yol açtı.
Fed’in Faiz Politikası ve İniş Yok Senaryosu
Piyasalarda, Fed’in faiz politikasına yönelik beklentiler de yeniden değerlendiriliyor. ABD’nin tarım dışı istihdam verilerinin güçlü gelmesi, ekonominin hala güçlü bir büyüme ivmesine sahip olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, piyasalarda yumuşak ya da sert iniş senaryoları yerine, ekonominin büyümeye devam ettiği, enflasyonun ise yeniden yükseldiği bir “iniş yok” senaryosu gündeme geldi.
Bu senaryo, Fed’in faiz oranlarını düşürmek için çok az alanı olduğunu ve mevcut para politikasının bir süre daha devam etmesi gerektiğini öngörüyor. Ekonomide aşırı ısınma ihtimali ve enflasyonun yeniden yükselmesi, Fed’in faiz indirimi yapmasını zorlaştırıyor. Yatırımcılar, Fed’in Kasım ayındaki toplantısında yarım puanlık bir faiz indirimi olasılığına daha temkinli yaklaşıyor.
Fed’in faiz oranlarını agresif bir şekilde düşürmesi beklentileri azalırken, bazı ekonomistler, Fed’in piyasa beklentilerine göre hareket etmemesi gerektiğini vurguluyor. Eski Hazine Bakanı ve çeşitli ekonomistler, enflasyonun hala ciddi bir tehdit olduğunu belirterek, Fed’in faiz indirimlerine çok erken başlamasının “bir hata” olacağını savunuyor. Bu nedenle, Fed’in faiz politikasında daha temkinli adımlar atması gerektiği ve enflasyonla mücadeleye odaklanması gerektiği ifade ediliyor.
Asya Piyasalarına Yansımalar ve Küresel Etkiler
ABD’deki bu gelişmeler, küresel piyasaları da etkiledi. Asya piyasaları, haftanın ilk işlem gününde ABD’de açıklanan güçlü istihdam verilerinin olumlu etkilerini hissetti. Özellikle Asya hisse senedi endeksleri, ABD ekonomisinin sağlıklı büyüdüğü yönündeki değerlendirmelerle değer kazandı. Ancak, Çin piyasaları bu işlem gününde kapalıydı, bu yüzden Çin’deki yatırımcıların bu gelişmelere nasıl bir tepki vereceği ilerleyen günlerde görülecek.
Asya para birimleri ise dolar karşısında zayıflama eğilimi gösterdi. Bloomberg Dolar Endeksi, önceki hafta yüzde 1,6 oranında bir artış kaydetmişti ve bu hafta yatay bir seyir izliyor. Doların küresel para birimleri karşısındaki güçlü duruşu, ABD ekonomisinin güçlü kalacağına dair beklentilerle birleşince, Asya para birimlerinin değer kaybetmesine neden oluyor.
Sonuç ve Beklentiler
ABD’de açıklanan güçlü istihdam verileri, Wall Street endekslerinde artışa neden olurken, yatırımcıların Fed’in faiz politikalarına yönelik beklentilerini yeniden şekillendirdi. Yatırımcılar, daha önce beklenen faiz indirimi senaryolarını gözden geçirerek, “iniş yok” senaryosuna yönelmeye başladı. Bu senaryoya göre, ABD ekonomisinin büyümeye devam ettiği ve enflasyonun yeniden yükseldiği bir dönemde, Fed’in faiz oranlarını düşürmek için fazla alanı olmadığı düşünülüyor.
Tahvil piyasalarında yaşanan hareketlilik, özellikle kısa vadeli tahvillerdeki ralliye son verirken, piyasalarda belirsizliklerin sürdüğü bir döneme girildiğini gösteriyor. Fed’in Kasım ayında alacağı faiz kararı, piyasalar için kritik bir dönemeç olacak. Enflasyonun kontrol altına alınamaması durumunda, Fed’in faiz indirimlerini daha ileri bir tarihe erteleme olasılığı yüksek.
Asya piyasalarındaki olumlu hava ve doların güçlü kalması, küresel piyasalarda ABD ekonomisinin gücünü koruduğu yönündeki algıyı pekiştirdi. Ancak, Fed’in faiz politikasına dair belirsizlikler ve enflasyon riskleri, küresel ekonomide dalgalanmaların süreceğini gösteriyor.