DİKKAT ÇARŞI KARIŞABİLİR
ABD ekonomisindeki son istihdam verileri, piyasalarda yeni bir tartışmayı körükledi:
“Resesyon mu geliyor, yoksa sadece geçici bir yavaşlama mı?”
Son iki aydır gelen veriler, özellikle tarım dışı istihdam artışındaki beklenti altı sonuçlar, bu sorunun daha sık sorulmasına yol açıyor. En son açıklanan tarım dışı istihdam verisi 142 bin kişiyle beklentilerin 20 bin altında kaldı. Bu da ABD ekonomisinde durgunluk endişelerini güçlendirdi ve FED’in faiz indirimi yapması gerektiğine dair piyasa beklentilerini artırdı.
Yellen’ın Yumuşak İniş Mesajı
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen ise piyasalardaki bu durgunluk endişesini paylaşmıyor. Yellen, son verileri resesyon belirtisi olarak değil, bir “yumuşak iniş” sinyali olarak görüyor.
Texas Tribune Festivali’nde yaptığı açıklamada, “Kırmızı ışıklar yandığını görmüyorum. Enflasyonu bu kadar anlamlı bir şekilde düşürebilmek inanılmazdı. Çoğu insanın yumuşak iniş dediği şey bu,” ifadelerini kullandı.
Yellen, düşük istihdam verilerini ekonomik yavaşlamadan ziyade enflasyonun kontrol altına alındığı bir dönemin işareti olarak yorumladı. Ancak piyasa oyuncuları, bu açıklamaların FED üzerindeki faiz indirimi baskısını hafifletmediği görüşünde.
Piyasalarda Faiz İndirimi Beklentisi
Verilerin ardından yatırımcılar arasında FED’in Eylül ayında 50 baz puanlık bir faiz indirimi yapacağı beklentisi güçlenmiş durumda.
Durgunluk işaretleri artarken, piyasa katılımcıları FED’in ekonomik büyümeyi teşvik etmek için daha agresif adımlar atmasını istiyor. Ancak FED, enflasyon hedefini tutturamadan faiz indirimine giderse, bu enflasyonu yeniden hızlandırma riski taşıyor.
Bu noktada Yellen’ın açıklamaları, FED’in de temkinli hareket edeceğinin sinyallerini veriyor. FED’in bu süreçte piyasa beklentileri ve ekonomik gerçekleri dengelemek zorunda olduğu bir gerçek.
Geçmişteki Örnekler: 2008 Krizi ve Kara Pazartesi
Bu süreçte tarihten ders almak önemli. Örneğin, 2008 küresel ekonomik krizi sırasında, ABD Merkez Bankası (FED) resesyon sinyallerini hafife alarak faiz indiriminde geç kalmıştı. Bu da krizin etkilerini derinleştirmiş, ABD ve küresel ekonomide büyük bir durgunluğa yol açmıştı.
Öte yandan, 1987’de yaşanan “Kara Pazartesi” de hatırlatıcı bir örnek olarak karşımızda duruyor. O dönemde de piyasalar hızla daralmış, borsa büyük kayıplar yaşamış ve altın dahil birçok yatırım aracı sert satış baskısıyla karşı karşıya kalmıştı.
Geçen hafta yaşanan durum da bu örneklere benzer bir gelişmeydi. S&P 500 endeksi, Mart 2023’ten bu yana en kötü haftasını geçirirken, hisse senetleri ve kripto paralar büyük bir satış baskısıyla karşılaştı. Altın bile bu baskıdan nasibini aldı.
Bu volatil ortam, piyasalardaki kırılganlığın ne kadar yüksek olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
FED’in Kararının Küresel Etkileri
FED’in Eylül ayında vereceği karar, sadece ABD ekonomisi için değil, küresel piyasalarda da büyük bir etkiye sahip olacak.
Çünkü, gelişen piyasalar genellikle ABD faiz oranlarındaki değişimlere duyarlıdır.
2013’teki “Taper Tantrum” olayı bunun güzel bir örneğidir. O dönemde FED, tahvil alımlarını yavaşlatacağını açıkladığında, gelişmekte olan ülkelerden büyük çapta sermaye çıkışları yaşandı ve bu ülkelerin para birimleri ciddi bir değer kaybına uğradı.
Benzer bir senaryo, bu kez FED’in agresif bir faiz indirimi ya da beklenmedik bir kararla piyasaları şaşırtması durumunda gerçekleşebilir.
FED Zor Bir Karar Aşamasında
FED’in Eylül ayında vereceği karar, piyasaların beklentileriyle ekonomik gerçekleri dengeleme çabası olarak tarihe geçebilir. Piyasalardaki faiz indirimi beklentisi her ne kadar yüksek olsa da, enflasyon hâlâ hedef seviyelere ulaşmış değil. Bu da FED’in daha dikkatli adımlar atmasına yol açabilir. Örneğin, sadece 25 baz puanlık bir indirimle piyasaları yatıştırmaya çalışmak, FED’in tercih edebileceği bir seçenek olabilir.
Ancak bu tür bir adım, piyasalar için yeterli olmayabilir. Yatırımcıların beklentilerinin karşılanmaması durumunda, volatilitenin artması ve yeni bir satış dalgasının gelmesi kaçınılmaz. Özellikle küresel piyasalarda ABD’nin faiz politikalarına bağlı gelişmeler, yatırımcılar açısından riskli bir dönemin başlangıcı olabilir.
Son Söz
Piyasalarda “Dikkat! Çarşı karışabilir” uyarısının verilmesi gereken bir dönemdeyiz. FED’in kararları, sadece ABD değil, dünya ekonomisi üzerinde büyük dalgalanmalar yaratabilecek potansiyele sahip. Bu süreçte yatırımcılar, merkez bankalarının sinyallerini dikkatle izlemeye devam etmeli.