Son aylarda Türkiye’de açıklanan enflasyon verileri, yüzeyde olumlu bir tablo çiziyor gibi görünse de sokaktaki gerçeklerle pek örtüşmüyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı rakamlara göre Eylül ayı itibarıyla yıllık enflasyon oranı yüzde 49,38. Yetkililer bu düşüşü bir başarı olarak gösteriyor, ancak kira artışları ve gıda fiyatlarındaki kontrolsüz yükseliş, bize bu başarı hikâyesinin ne kadar gerçek dışı olduğunu açıkça gösteriyor.
Enflasyon Verilerinin Gerçekliği Sorgulanmalı
Enflasyon oranlarının resmi rakamlarla düştüğü iddia edilse de, bunun halkın günlük hayatına yansımadığı çok açık. Gıda fiyatları sürekli artış gösteriyor, enerji maliyetleri hız kesmeden yükseliyor, hizmet sektöründe fiyatlar katlanıyor. Eğer enflasyon gerçekten düşüyorsa, bu neden pazar tezgâhlarına, market raflarına ya da ev kiralarına yansımıyor? Sözde düşen enflasyon, halkın cebine giren ve çıkan parayla kesinlikle uyuşmuyor.
Kira artışlarının arkasındaki yasal düzenlemeler de bu tabloyu daha karamsar bir hale getiriyor. 2022 yılında getirilen yüzde 25’lik kira artış sınırı, Temmuz 2023’te kaldırıldı ve bu da kira artışlarını tam anlamıyla serbest bıraktı. Enflasyonun düşmekte olduğuna dair açıklamalara rağmen, kira artışları neredeyse her ay katlanarak büyüyor. Büyük şehirlerde kiralık ev bulmak neredeyse imkânsız hale geldi; bulunan evlerin fiyatları ise asgari ücretli bir çalışan ya da sabit gelire sahip bir aile için karşılanamayacak seviyelere ulaşmış durumda.
Peki, yetkililer bu çelişkili tabloyu nasıl açıklıyor? Enflasyon oranları üzerinden başarı hikâyeleri anlatılırken, bu oranların halkın gerçek yaşamıyla bağdaşmaması görmezden geliniyor. Enflasyon oranlarıyla oynayarak ekonomik krizin üzerini kapatma çabası, aslında daha büyük bir krizin tohumlarını ekiyor. Kira artışları, gıda fiyatlarındaki tırmanış, enerji maliyetlerindeki artışlar, halkın en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale gelmesine neden oluyor.
Gıda Fiyatları ve Gerçek Enflasyon
Gıda fiyatlarındaki artış, enflasyonun sokakta nasıl hissedildiğinin en somut göstergelerinden biri. Temel gıda ürünlerine her ay gelen zamlar, marketlerdeki fiyat etiketlerinin sürekli yenilenmesine yol açıyor. Örneğin, temel gıda maddeleri olan ekmek, süt, et ve sebze fiyatlarındaki artışlar, enflasyonun halkın sofrasına yansıyan en net gerçekleridir. Bu tablo karşısında enflasyonun düştüğü iddiası, sadece kâğıt üzerinde kalan bir söylemden ibaret.
Kira Krizi: Gerçek Bir Ekonomik Çıkmaz
Kira fiyatlarındaki artış ise, enflasyonun sokakta hissedilen en sert yansıması. Temmuz 2023’te yüzde 25’lik kira artış sınırının kaldırılması, kiraların enflasyona paralel olarak hızla yükselmesine neden oldu. Bugün büyük şehirlerde ev kiralamak, ortalama bir vatandaş için neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda. Kira artışlarının bu kadar hızlı yükselmesi, gelir düzeyi sabit kalan ya da azalan vatandaşları büyük bir ekonomik çıkmazın içine sürüklüyor.
Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde konut kiraları, düşük ve orta gelirli kesimlerin bütçelerini aşmış durumda. Bunun sonucunda birçok aile, daha uygun fiyatlı ev bulabilmek için şehir merkezlerinden uzaklaşmak zorunda kalıyor. Bu durum, şehir içi göç hareketlerini tetikliyor ve zaten aşırı kalabalıklaşmış olan kenar mahallelerin daha da dolmasına neden oluyor. Ayrıca, turistik bölgelerde kısa dönemli kiralamalar (Airbnb gibi), uzun dönemli kiracıların sayısını azaltıyor, bu da kira bedellerinin daha da artmasına yol açıyor.
Enflasyonun Gerçek Yüzü
Resmi verilere göre enflasyonun düştüğü iddia edilse de, halkın hissettiği gerçek enflasyon çok daha yüksek. Kira fiyatlarındaki artışlar, gıda ve enerji maliyetlerindeki yükseliş, günlük hayatın en temel unsurlarında ciddi bir pahalılığın yaşandığını gösteriyor. Hükümetin açıkladığı enflasyon verilerinin halkın gerçeğini yansıtmadığı ortada. Ekonomideki bu kopukluk, daha geniş çaplı bir krizin habercisi olabilir.
Halkın hissettiği enflasyon, TÜİK’in rakamlarıyla uyuşmuyor. Gerçek enflasyon, sokakta, markette, kira bedellerinde ve mutfak masraflarında hissedilen enflasyondur. Bu gerçek göz ardı edilirse, ekonomik sorunlar derinleşecek ve halkın cebindeki yük daha da ağırlaşacaktır. Enflasyon verileriyle oynayarak krizi görmezden gelmek, uzun vadede daha büyük sosyal ve ekonomik sorunların doğmasına zemin hazırlayacaktır.