Hazine ve Maliye Bakanlığı, 30 Haziran 2024 itibarıyla Türkiye’nin brüt dış borç stokunun 512 milyar dolara ulaştığını açıkladı. Net dış borç stoku ise 265,4 milyar dolar seviyesinde. Bu veriler ilk bakışta teknik bir hesaplama gibi görünse de, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu derin borç krizini gözler önüne seriyor. Sorulması gereken asıl soru şu: Dış borçlanma politikalarıyla günü kurtarmaya çalışırken, geleceği tamamen ipotek altına mı alıyoruz?
Borçlanma: Ekonomik Zayıflığın Üstünü Örtme Aracı mı?
Dış borçlanma, genellikle büyüme ve kalkınma için kullanılır, ancak Türkiye’nin dış borçlanma politikaları daha çok ekonomik zayıflığın üstünü örtme aracı haline gelmiş durumda. 512 milyar dolarlık brüt dış borç stoku, milli gelirin %42,6’sına denk geliyor. Bu oran, bir ülkenin ekonomik kırılganlığını işaret eden önemli bir gösterge. Üretime dayalı bir ekonomi inşa edemeyen Türkiye, dış kaynaklara bağımlı hale gelmiş durumda ve bu borç sarmalı giderek derinleşiyor.
Net dış borç stokunun 265,4 milyar dolara ulaşması, Türkiye’nin ulusal gelirine oranla ne kadar zayıf bir borç ödeme kapasitesine sahip olduğunu gösteriyor. Yani, borç alıyoruz ama borcu ödeyebilecek bir ekonomik güçten giderek uzaklaşıyoruz. Bu da uluslararası piyasalarda güven kaybına ve borçlanma maliyetlerinin daha da artmasına neden oluyor. Oysa çözüm, daha fazla borç almak değil; üretim, ihracat ve sürdürülebilir büyüme temelli bir ekonomi inşa etmekten geçiyor.
Hazine Garantileri: Kamu Borç Yükünün Altında Ezilen Bir Ekonomi
Hazine garantili dış borç stoku 16,6 milyar dolar seviyesine ulaşmış durumda. Bu, devletin özel sektörün projelerine verdiği garantilerin kamu yükümlülüğünü daha da artırdığını gösteriyor. Hazine’nin verdiği bu garantiler, devletin borç yükünü daha da ağırlaştırırken, gelecekteki mali riskleri de büyütüyor. Kamu net borç stokunun 6 trilyon 337 milyar TL’ye ulaşması, ekonomik yönetimin kontrolünü giderek kaybettiğine işaret ediyor.
Avrupa Birliği tanımlı genel yönetim borç stokunun 9 trilyon 144 milyar TL’ye ulaşması ve bu borcun milli gelire oranının %26,1 seviyesine çıkması, Türkiye’nin ekonomik yönetiminde ciddi bir yapısal soruna işaret ediyor. Maastricht Kriterleri’ne göre, bir ülkenin kamu borcunun milli gelire oranı %60’ın altında olmalı. Türkiye bu oranı karşılıyor olabilir, ancak gerçek sorun borcun giderek sürdürülemez bir noktaya doğru ilerlemesi.
Krizden Çıkış: Yapısal Reformlar mı, Borç Bataklığı mı?
Türkiye ekonomisinin bu borç yükü altında ezilmemesi için acil yapısal reformlara ihtiyacı var. Ancak hükümet, borçlanma politikalarını sürdürerek günü kurtarmaya çalışıyor. Oysa dış borçlanma, kısa vadede geçici bir rahatlama sağlasa da, uzun vadede ülkenin ekonomik bağımsızlığını tehdit ediyor. Cari açığı kapatmak ve dış borç ödemelerini karşılamak için daha fazla borçlanmaya gitmek, borç bataklığından başka bir şey değil.
Vergi reformu, üretim ekonomisinin güçlendirilmesi ve kamu harcamalarının disipline edilmesi gibi yapısal reformlar olmadan, Türkiye’nin bu borç yüküyle başa çıkması imkansız. Özellikle döviz cinsinden borçların yüksek olması, kur dalgalanmalarına karşı ekonomiyi son derece savunmasız hale getiriyor. Türk lirasının değer kaybı, bu borçları ödemeyi daha da zorlaştırırken, ekonomi üzerinde giderek büyüyen bir baskı yaratıyor.
Sonuç: Kısır Döngüden Çıkış Zamanı Geldi mi?
Türkiye, yıllardır borçlanarak büyümeye çalışıyor ama bu büyüme modelinin artık sürdürülebilir olmadığını kabul etme zamanı geldi. Dış borçla ayakta kalmaya çalışan bir ekonomi, uzun vadede bağımsızlığını ve istikrarını kaybeder. Hükümetin, dış borç yönetimi politikalarını gözden geçirip yapısal reformlara odaklanması, ekonomiyi dış şoklara karşı daha dirençli hale getirecek tek yol.
Türkiye’nin karşı karşıya olduğu borç krizini çözmek için köklü değişimlere ihtiyaç var. Borçla günü kurtarmak yerine, üretim ekonomisini canlandırmak, ihracatı artırmak ve ithalata bağımlılığı azaltmak, gerçek bir ekonomik çıkış yoludur. Aksi takdirde, Türkiye, borç sarmalından çıkamayacak ve ekonomik bağımsızlığını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.