Üçüncü çeyrekte Fed, ECB ve BoE’nin faiz indirimleri, ABD başkanlık seçimlerinin ekonomik etkileri ve Avrupa’daki ekonomik zorluklar finansal piyasaların gündemindeydi.
Üçüncü Çeyrek: Merkez Bankalarının Faiz İndirimleri Ön Planda
Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan üçüncü çeyrek boyunca, önemli merkez bankalarının faiz indirim kararları dikkat çekti. Federal Rezerv (Fed), Eylül ayında politika faizini 50 baz puan düşürerek %4,75-5,00 aralığına çekti. Bu, Mart 2020’den bu yana yapılan ilk faiz indirimi oldu ve ABD başkanlık seçimleri öncesinde ekonomi üzerindeki etkileri tartışma yarattı.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise, yavaşlayan ekonomik aktiviteyi canlandırma hedefiyle mevduat faiz oranını 25 baz puan, ana refinansman ve marjinal borçlanma faiz oranlarını ise 60’ar baz puan indirdi. İngiltere Merkez Bankası (BoE) de politika faizini %5’e düşürdü ve bu hamleyle ilk kez faiz indirimi yaptı.
ABD Başkanlık Seçimleri ve Ekonomik Yansımalar
ABD’de başkanlık seçimlerinin ekonomik etkileri üçüncü çeyrekte belirginleşti. Cumhuriyetçi aday Donald Trump, korumacı politikalar izleyeceğini açıklayarak, enflasyonist baskıların artacağı yönündeki kaygıları artırdı. Fed’in faiz indirimleri ile Trump’ın politikaları arasında olası uyuşmazlıkların gündeme gelmesi, piyasa aktörleri arasında belirsizlik yarattı.
Seçim sonuçlarında Trump’ın zaferiyle, tarifeler, göç politikaları ve vergi indirimleri gibi uygulamaların ekonomik etkileri izlenmeye başlandı. ABD’nin ticaret ortaklarıyla ilişkilerindeki gerginliklerin piyasa üzerindeki etkileri de bu dönemde yatırımcıların gündemindeydi.
Avrupa Ekonomisindeki Zorluklar ve ECB’nin Adımları
Avrupa’da ekonomik aktivitenin zayıflaması, merkez bankasının daha fazla teşvik önlemi almasını gerektirdi. ECB’nin faiz indirimlerine rağmen, Rusya-Ukrayna gerginlikleri ve Almanya ile Fransa’daki siyasi krizler, bölgedeki ekonomik belirsizliği artırdı. Avrupa piyasalarındaki risk iştahının düşmesi, yatırımcıların güvenli liman arayışına yönelmesine neden oldu.
Yurt İçinde Ekonomik Dengeler ve Dezenflasyon Süreci
Türkiye’de, yeni ekonomi yönetiminin sıkı para politikası önlemleri ve alınan ek kararlar dikkat çekti. Enflasyonla mücadeleye odaklanılan bu süreçte, yurt içindeki dezenflasyon süreci devam etti. Tüketici Fiyat Endeksi’nde (TÜFE) temmuz, ağustos ve eylül aylarında yıllık bazda düşüşler yaşandı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) sadeleşme adımları, döviz rezervlerini artırırken kur korumalı mevduattan Türk lirası mevduata geçiş teşvik edildi. Türkiye’nin toplam rezervleri bu dönemde yükselerek rekor seviyelere ulaştı. Aynı zamanda, Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 250 baz puanın altına düşerek dış finansmana erişimi kolaylaştırdı.
Genel Değerlendirme: Faiz Politikaları ve Ekonomik Belirsizlikler
Üçüncü çeyrekte, merkez bankalarının faiz indirim kararları ve küresel ekonomik belirsizlikler finansal piyasaların yönünü belirledi. ABD başkanlık seçimlerinden kaynaklanan politik belirsizlikler ve Avrupa’daki ekonomik zorluklar, yatırımcıların karar alma süreçlerini etkiledi. Türkiye’de ise, dezenflasyon süreci ve ekonomik istikrarı sağlama hedefleri kapsamında atılan adımlar olumlu bir ekonomik tablo sundu.
Resmi Kaynaklar ve Ek Bilgi
Güncel ekonomik gelişmeler ve detaylı bilgi için aşağıdaki resmi kurumların web sitelerini ziyaret edebilirsiniz: