Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı olmasıyla birlikte, özellikle ticaret alanında sert korumacı politikalar ve Avrupa Birliği ile sorunlu ilişkiler bekleniyor. 2025 yılı için tahminler, ABD’nin AB ile olan ticaret açığının büyüyeceğini gösteriyor.
2025 yılında, ABD’nin yeni seçilen başkanı Donald Trump’ın görevi devralmasının ardından, çalışmalarının büyük ölçüde ekonomik alanda yoğunlaşması bekleniyor. Seçim kampanyasında belirleyici olan ekonomi politikaları, Trump’ın ‘Amerika önce’ yaklaşımıyla birleşerek korumacı tutumlar geliştirmesine yol açacağı öngörülüyor.
ABD ekonomisindeki olası değişikliklerin, küresel etki yaratmasının yanı sıra transatlantik ilişkilerde de olumsuzluklara sebep olabileceği düşünülüyor. Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkilerin, Trump’ın gözetimi altındaki dönemlerde şekillenmesi, ABD ve AB arasındaki mevcut bağların zayıflığına neden olabilir.
Trump’ın 2017-2021 yılları arasındaki başkanlığı sırasında, korumacı ticaret politikaları çerçevesinde AB ülkelerine çelik ve alüminyumda ek gümrük vergileri yapılması, Paris İklim Anlaşması’ndan çıkılması gibi kararlar, Avrupa Birliği’ni öngörülemez bir müttefik haline getirmişti. Bu durum, iki taraf arasındaki ilişkilerin bozulmasına yol açmıştı. Joe Biden döneminde ise transatlantik ilişkilerde bir iyileşme süreci yaşanmıştı.
ABD’nin AB ile Ticaret Açığı 200 Milyar Doları Aşıyor
Trump’ın ikinci kez başkanlık yapmasıyla birlikte, AB ile ABD ilişkilerinin kötüleşmesi bekleniyor. İki taraf, en büyük ikili ticaret ve yatırım ilişkisine sahip olmalarına rağmen, sıkı bir ekonomik yapının içinde yer alıyorlar. Toplam mal ve hizmet ticareti, yıllık 1,3 trilyon dolara ulaşırken, ABD, AB’nin en büyük ticaret ortağı olma konumunu sürdürüyor.
AB, uzun zamandır ABD ile olan ticaretinde büyük bir fazla vermekte. 2024 yılı içinde, AB, ABD’ye 576,3 milyar dolar değerinde ihracat yaparken, ABD’den 367,6 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirmiştir. Bu çerçevede ABD’nin AB ile ticaret açığı 208,7 milyar dolara ulaşmış durumda.
2025 tahminlerine göre, bu ticaret açığının daha da genişlemesi muhtemel. Ocak-Kasım 2024 döneminde, ABD’nin AB’den gerçekleştirdiği ithalatın 555,6 milyar dolar olup, AB’ye yapılan ihracatın ise 342 milyar dolar olması bekleniyor. Böylece 2023 yılının 11 ayında ABD’nin AB ile ticaret açığı, bir önceki yılın tamamını geçerek 213,7 milyar dolara ulaşmış durumda.
AB ile ABD arasındaki hizmet ticareti de oldukça yüksek düzeylerde seyrediyor. Bu alanda, ABD’nin AB’ye yaptığı ihracatın yaklaşık 100 milyar dolar daha fazla olduğu gözlemleniyor. Ancak, hizmet ticareti dahil olunsa dahi Avrupa ülkeleri, ABD’ye karşı bir ticaret fazlası vermeye devam ederken, bu durum ilişkilerin seyrini etkileyebilir.
Sonuç olarak, Donald Trump’ın yeniden başkanlık koltuğuna oturması, ABD ve AB arasındaki ekonomik ilişkilerin gerginleşmesine ve ticaret açıklarının daha da büyümesine yol açabilir. Bu gelişmeler, küresel ekonomik denge üzerinde de etkili olacaktır.
Resmi kurumların web siteleri:
Trump, ABD’nin ticaret açığı ve Avrupa’ya uygulayacağı yeni gümrük vergileri üzerinde durdu. Avrupa Birliği, ABD’den daha fazla LNG alarak durumu düzeltmeye çalışıyor. Ayrıca, Trump’ın Amerikan teknoloji şirketlerine karşı AB’nin uyguladığı para cezalarına yönelik rahatsızlığı devam ediyor; Grönland meselesi ise iki taraf arasındaki ilişkilerde yeni bir gerilim kaynağı.
ABD’nin Ticaret Açığı ve Trump’ın Planları
ABD’nin ticaret açığı, Başkan Donald Trump’ın yönetimdeki en büyük kaygılarından biri olarak öne çıkıyor. Ticaret açığının özellikle Avrupa ile olan ilişkilerde belirgin hale gelmesi, Trump’ın Avrupa’ya uygulamak istediği yeni gümrük vergileri ile daha da büyüyebilir. Trump, Avrupa ürünlerine yüzde 10 ila 20 arasında ek gümrük vergisi getirmeyi planlıyor. Bu durum, ABD’nin ticaret açığının azaltılması amacıyla atılacak adımlar arasında ilk sırada yer alıyor.
AB’nin LNG Tedarikine Yönelik Stratejisi
Bu gelişmeler ışığında, Avrupa Birliği (AB) Trump’ın doğalgaz talebini yerine getirmek için çeşitli adımlar atmayı düşünüyor. Trump, Avrupa’nın ABD’den daha fazla enerji ürünü, petrol ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) satın almasının gerektiğini söylemişti. Brüksel’den gelen açıklamalara göre, Avrupa, ABD’den LNG alımını artırmayı hedefleyerek, ticaret açığını kapatma yolunda ilerlemek istiyor.
Özellikle, Rus gazının Ukrayna üzerinden sevkiyatının durmasının ardından, Avrupa’nın enerji kaynaklarını çeşitlendirmesi zorunlu hale geldi. Böylece, ABD’nin enerji sektöründeki rolü daha da kritik bir hal alıyor. ABD, halihazırda Avrupa’nın en büyük enerji tedarikçisi konumundaki yerini güçlendirmeye çalışıyor.
Amerikan Teknoloji Şirketlerine Yönelik Cezalar
Trump, bir süredir Avrupa’nın Amerikan teknoloji şirketleri üzerindeki baskılarından ve uyguladığı para cezalarından da rahatsız. Özellikle Apple, Meta, Google gibi şirketler üzerinde AB tarafından uygulanan rekabet soruşturmaları Trump’ın sıkça dile getirdiği konular arasında yer alıyor. Özellikle Apple’a kesilen 13 milyar avroluk ceza, Trump tarafından örnek olarak kullanılmakta ve bununla ilgili karşılık verme sözü verilmektedir.
Bu bağlamda, yeni dönemde AB’nin Amerikan firmalarına ceza kesmesi halinde Trump’ın sert bir yanıt vereceği öngörülüyor. Zira Trump, Amerikan şirketlerinin Avrupa’da nasıl bir muamele gördüğüne yönelik duyduğu rahatsızlığı açıkça ifade etmiş durumda.
Grönland Adası Üzerinde Yükselen Gerilim
ABD ve Avrupa arasındaki ilişkilerin bir başka gerilim noktası ise Grönland adası. Trump, Grönland’ın ABD’nin kontrolüne girmesi gerektiğini savunarak, bunun ülkesinin ulusal güvenliği için kritik bir öneme sahip olduğunu belirtmektedir. Grönland, şu an Avrupa Birliği üyesi olan Danimarka’ya bağlı özerk bir bölge konumundadır.
Grönland’ın doğal kaynakları, özellikle petrol, doğal gaz ve uranyum gibi madenlerin zenginliği, Trump’ın bu konudaki arzularını daha da pekiştiriyor. Ancak, bu durum, Avrupa ile ABD arasındaki ilişkileri ne şekilde etkileyecek, önümüzdeki süreçte netlik kazanacak.
Donald Trump’ın ticaret politikaları, enerji ve teknoloji şirketlerine yönelik duruşu, Avrupa ile ilişkilerinin seyrini belirleyebilir. Özellikle ticaret açığı konusundaki adımları ve yapacağı eylemler, iki taraf arasındaki gerginliğin artmasına neden olabilir. Dolayısıyla, Trump yönetiminin yeni politikaları dikkatle izlenmeye devam edecek.
Beyaz Saray Resmi Web Sitesi
Avrupa Birliği Resmi Web Sitesi
Danimarka Parlamentosu Resmi Web Sitesi
Donald Trump’ın Grönland’ı satın alma isteği ve olası gümrük tarifeleri, İngiltere ekonomisini tehdit ediyor. Ekonomi uzmanları, bu durumun İngiltere’nin ABD ile ilişkilerine ve uluslararası ticarete olan bağımlılığına olumsuz etkileri olabileceğini belirtiyor.
Trump’ın Grönland İhtirası ve AB’nin Tutumu
ABD eski Başkanı Donald Trump’ın Grönland’ı satın alma girişimleri, Avrupa ülkeleri ile olan ilişkilerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir. Avrupa Birliği (AB), Grönland’ı denizaşırı bir toprağı olarak tanımlayarak bu bölgenin stratejik önemine dikkat çekiyor.
Trump’ın Grönland üzerindeki ısrarı, sadece diplomatik ilişkileri değil, aynı zamanda bölgedeki siyasi dengeleri de etkileyebilir. Bu durum, AB’nin konuyu nasıl ele aldığı ve üye ülkeler arasındaki dayanışmayı nasıl etkileyebileceği açısından önemli olarak değerlendirilmektedir.
İngiltere’nin Ekonomik Kırılganlığı
Trump’ın gündeme getirdiği olası gümrük vergileri, İngiltere ekonomisini oldukça kırılgan bir duruma sokabilir. İngiltere’nin uluslararası ticaret ve yatırımlara olan bağımlılığı, yeni tarifelerin getireceği yükten önemli ölçüde etkilenme riskini artırıyor.
İngiltere Ticaret Bakanı Jonathan Reynolds, yaptığı bir açıklamada, ABD ile diğer ülkeler arasındaki olası bir ‘gümrük vergisi savaşı’nın İngiltere’nin yüksek enflasyon ve işsizlik gibi olumsuz sonuçlarla karşılaşmasına yol açabileceğinden endişe duyduğunu belirtmiştir.
Mevcut durumda, ABD, İngiltere’nin en büyük ticaret ortağı konumundadır. Dolayısıyla bu iki ülke arasındaki ticaret ilişkisinin gideceği yön, İngiltere’nin ekonomik geleceği açısından kritik bir öneme sahiptir.
ABD ile İlişkilerin Önemi
London School of Economics tarafından yayımlanan yeni bir analizde, İngiltere’nin, ABD ile ilişkilerini güçlendirme, AB ile entegrasyonu derinleştirme veya daha bağımsız bir ticaret politikası izleme kararının, uluslararası ticaretteki dalgalanmalara nasıl yanıt vereceğini önemli ölçüde etkileyeceği ifade edilmektedir.
Brexit sonrasında, İngiltere’nin ticaret politikaları, Trump’ın gümrük vergileri gibi faktörler tarafından test edilecektir. Bu da, ülkenin dünya üzerindeki ekonomik konumunu yeniden şekillendirmesi açısından önemli bir engel teşkil etmektedir.
Özetle, Trump’ın Grönland’ı satın alma isteği ve gümrük tarifeleri, İngiltere için yeni bir belirsizlik kaynağı oluştururken, ülkenin bu süreçte nasıl bir strateji izleyeceği merakla beklenmektedir.
Karar verme süreçlerinde, ekonomik veri ve analizlere dayanarak yapılacak değerlendirmeler, İngiltere’nin uluslararası arenada nasıl bir pozisyon alacağı konusunda belirleyici olacaktır.
İlgili resmi kurumların web sitelerine erişmek için aşağıdaki bağlantıları kullanabilirsiniz: